28 Aralık 2007 Cuma

2007

Bir seneyi daha geri de birakmak üzereyiz. 2008 umarim güzel seyleri birlikde getirir... Alman sitelerinde dolasirken 2007 yilina dair bi arsive rastladim ve farkli kategorilerde 2007 de gündeme oturan bazi olaylari sectim ve yazmak istedim.






18./19.Ocak: "Kyrill" adli kasirga Avrupayi felc eder... 50 ye yakin ölü.









25.Subat: Oscar ödülleri; Kodak Theatre (Los Angeles)
En iyi film: The Departed (Martin Scorsese)








23.Mart: Almanya'nin en ünlü kutup ayisi "Knut"'un basina
acildigi gün... ("Bu ne ki?" diyenlere: O kadar ses getirmisti ki
bu yavru ayi, bu arsiv de de yerini almis bulunmakta...)








3.Nisan: Fransa'nin TGV si yeni hiz rekorunu kirar... 574,8 km/h.







Mayis: Microsoft'un Harita servisi Virtual Earth
(http://maps.live.com) „Bird’s Eye View“ u hizmete sunar..
bir kus gibi dünya daki objeleri seyretmek isteyenlerin
Internet Explorer 6 ya da Firefox 1.5 e sahip olmalari gerekiyor...






Haziran: 1903 yilinnda bulunan mumyanin kadin firavun
Hatşepsut'a ait oldugu bilim adamlari tarafindan tespit edilir..








7.Temmuz: Live Earth küresel isinmaya dikkat cekme amaci
ile organize edilir... 5 kitada 24 saat müzik ve 150 ünlü ile
eglence yoluyla herkesi iklim krizine karsi birlik olmaya davet eder...








Agustos: Abdullah Gül Cumhurbaskani olur...








Eylül: Tenör Luciano Pavarotti pankreas'inda ki tümörden
kurtulmak icin ameliyat olur fakat iyilesemeden vefat eder..








25.Ekim: A380 Airbus ilk ucusunu gerceklestirir... (Singapur)








9.Kasim: Apple iPhone Almanya da satisa cikar...







O Site de yazmayan fakat bana göre Aralik ayinda en aktüel ve carpici sey Istanbul'da hala yasanmakda olan kundaklama olaylari... Ne zaman insan insanin canini yakmakdan vazgecti ki?



(kaynakca: specials.de.msn.com/daswar2007)


Devamını okuyun...>> Read more...

6 Kasım 2007 Salı

Milli Takım (!)

Milli takımımızın Yunanistan maçı üzerine geç de olsa bir yorum yazmak ihtiyacında hissettim kendimi. Nedendir bilinmez işte...

Aslında yorumdan ziyade bir Türk haber sitesindeki yorumu vermek isteedim daha çok:



" BU DA MI KÜÇÜK MAÇTI?"
70 milyon arkanızdaydı! Ali Sami Yen dolu, binlercesi dışarıda, milyonlarcası televizyonda kalbini size verdi! Hani siz küçük maçlarda puan kaybederdiniz? Bu kez en önemli maçta Türkiye'nin boynunu eğdiniz! Yuhalanmak size yakışmadı! Bu lekeyi çıkarmak Norveç maçına kaldı!"


Bu Türkiye'nin en büyük haber sitelerinden birinin yorumunun üstüne. Bana pek yorum yapmak yakışmaz artık diyorum. Bir de başka bir konuya değinmek istiyorum;

İstiklal Marşımızı okuttuğumuz Türkçe bilmeyen arkadaşın ne kadar katkısı oldu o maçta takıma? Gökçek Wederson mudur nedir onu da ne zaman alıyoruz milli takıma? :D


Devamını okuyun...>> Read more...

19 Ağustos 2007 Pazar


Kokteyller

Alkolsüz kokteyller:


Fresh Chocolate


Malzemeler:

3 kasik cikolatali dondurma

2 kacik cikolata tanesi

yarim bardak ananas suyu

Tüm malzemeleri blendere koyup üzeri köpük kivamina gelinceye kadar karistirin. Biraz da frappé yi andiran bu kokteyli hemen servis yapmak gerekir.

Ferahlatici Seftali


Malzemeler:

2 seftali

2 kasik yogurt

1 bardak soguk sprite

yarim bardak greyfurt suyu

2 cay kasigi toz seker

Seftalilerin kabugunu cikarip 3-4 parcaya bölmek yeterlidir. Malzemeleri homojen bir sivi haline getirene kadar blender ile karistirin. (Seftali kabuklari görünebilir.)

Summer Dream


Malzemeler:

100g kiraz

2 kasik cilekli dondurma

1-2 kücük parca kavun

yarim bardak ananas suyu

2 kasik toz seker

Kirazlari bir gün önceden sekerli su icinde bekletmek kokteylin kivami icin daha uygundur. Malzemeleri blender yardimiyla kirazlar ezilene kadar karistirin

Muz & Portakal aski:)


2 Muz

1 bardak soguk süt

1 bardak portakal suyu

üzerine cikolata taneleri

Malzemeleri blender ile karistirin. Istege göre süt ilave edilebilir.


Devamını okuyun...>> Read more...

9 Ağustos 2007 Perşembe

The Beatles

Ingiltere'nin Liverpool kentinde kurulmus olan bu grup hem sanatsal hem de ticari basarilar yakalamistir.

Grup, bir cok satis rekorlari kirip, elliden fazla sarkisiyla liste basarisi göstermistir. Üstelik Amerika da büyük bir basariya ulasmis ilk Ingiliz grubu olarak, sadece Amerika da liste basi olan yirmi tane sarki bestelemistir. Bu olay yirminci yüzyilin en büyük müzik akimi olarak görülmektedir. 1985'te grup yaklasik olarak bir milyarin üzerinde satis yapmistir.



Beatles bir cok yeni müzik tarzina kapi acmis ve ayni zamanda bir cok yenilikci prodüksyon tekniklerine de öncülük etmistir.


ÜYELER

John Lennon (Gitar, Vokal): 1960-1969
Paul McCartney (Bas Gitar, Vokal): 1960-1970
George Harrison (Gitar, Vokal): 1960-1970
Ringo Starr (Bateri, Vokal): 1960-1970
Stuart Sutcliffe (Bas Gitar): 1960 - 1961
Pete Best (Bateri): 1960 - 1962

THE QUARRYMEN

Elvis Presley gibi sanatcilar sayesinde rock 'n roll'la ilgilenmeye baslayan John Lennon arkadasi Pete Shotton ile birlikte 1956'da "The Quarrymen" adli bir grup kurar. Daha sonra gruba Bill Smith katilir. 1957 yilinda John Lennon Paul McCartney ile tanisir. McCartney gruba katilma teklifini kabul eder. 1958 yilinda gruba George Harrison da dahil olur. Ayni yilda grup bir demo kaydeder. -> "That'll Be the Day" ve "In Spite of All the Danger"

The Quarrymen 1959 Eylül'ünde dagilir...1960'da tekrar biraraya gelir ve yanlarina Stuart Sutcliff'i alir. Kendilerine ritim anlamina gelen "beat" kelimesine gönderme olsun diye The Beatles adini verirler.
Grup sonrasinda davula Pete Best'i alir ve bir süre Almanya'da calarlar. Harrison sinir disi edilir, sebebi ise yasi hakkinda yalan söylemesidir. Bir yangin dolayisiyla da Best ve McCartney sinir disi edilir
Sarkici Tony Sheridan tarafindan teklif alan grup, Tony Sheriden and the Beat Brothers olarak Almanya'da listelere girerler. Hamburg'da verilen son konser sonrasi Sutcliff Almanya'da kalmaya karar verir ve dörtlü Ingiltere'ye döner. Bas gitara Paul McCartney gecer.

Müziklerinin modasi gectigi iddiasina dayanarak bir cok müzik sirketi Beatles ile calismayi reddeder. EMI yetkilisi George Martin onlarla bir senelik anlasma imzalar. Davulcu Pete Best ise kimsenin begenisini kazanamamistir. Klasik Beatles sac modelini reddetmesi ve hastaliklar dolayisiyla bazi konserlere katilmamasi sebebiyle bateriye Ringo Starr gecer.

1962 de Beatles'in ilk single'ı "Love Me Do" cikar. Listelerde 17. siraya yükselir. Diger singlelar da cok begeni toplar; böylece Beatlemania adi verilen Beatles cilginligi Ingiltere'de baslar. "From Me To You" single'ı ise Beatles'ın ilk bir numara hiti olmustur.

Amerika da "I want to hold your hand" parcasiyla büyük begeni kazanan grup, Bob Dylan tarafindan uyusturucuyla tanistirilir.

Beatles'ın ilk albümleri birkac degisiklikle "Introducing... The Beatles ve Meet The Beatles!" olarak yayınlanır. 1964'te "A Hard Day's Night" adlı ilk Beatles filmi yayınlanır. Beatles üyelerinin oynadigi bu komedi filmi iki Oscar adayligi kazanır ve film sarkilari ayni isimli albümde yayinlanir. 1965'te de ikinci film "Help!" yayinlanir. Bu filmin de şarkıları aynı isimli albümde yayinlanir. Bu film cekimleri sirasinda da Beatles uyusturucu kullanimina devam etmektedir.

Grup daha büyük sorunlarla da mücadele eder. Bir röportajda John Lennon o ünlü sözü söyler: "The Beatles şu anda İsa'dan daha popüler". Saka amacli söylenmis olsa da Beatles plaklari yakilmaya baslar. Özür dinlensede öfke dinmez.

Grup 1966'de Revolver albümünü yapar ve büyük bir müzikal degisimi gösterir. Artık rock sound'u daha öne cikiyordur. Özellikle "Tomorrow Never Knows" ve "Yellow Submarine" gibi sarkilarda bulunan ses efektleriyle The Beatles Psychedelic müzik yapmaya baslar. 1967'de ise Beatles'ın en iyi isi olarak görülen "Sgt. Pepper's Lonely Hearts Club Band" albümü yayinlanir.

26 Aralık 1967'de grup üyelerinin oynadigi film "Magic Mystery Tour" yayınlanır. Renk karmasasi icindeki film iyi elestiriler toplamaz. Grup filmdeki sarkilari ayni isimli albümde yayınlanir.

"The White Album" olarak da bilinen The Beatles albümünün calisma asamasinda, Grup bir cok sorun ile karsi karsiya gelir. Ringo Starr dört sarkinin kayitlarina girmez. John Lennon'un esi Yoko Ono'nun sürekli grupla birlikte olmasi sorun yaratir. Son olarak da George Harrison bestelerine yeteri kadar yer verilmez.


AYRILIK

Grup menejer sorunlariyla karsilasir. Öncelikle kimin menejer olacagi tartisilirken, Allen Klein menejer olur; daha sonra Klein'in gruptan para caldigi ortaya cikar.
Grup en son konserini 1969'da izinsiz olarak bir catıda verir. Polis tarafindan indirildikleri görüntüler "Let It Be" filmlerine de konulur. Grup 1969'da yine stüdyoda problemler yasadiklari "Abbey Road" albümünü kaydeder. Aynı anda da "Let It Be" albümü kayitları devam eder. 20 Eylül 1969'da Lennon grup elemanlarina ayrildigini söyler ancak basina bir aciklama yapilmaz. 3 Ocak 1970'de George Harrison bestesi "I Me Mine" kaydedilen son Beatles sarkisi olur ancak John Lennon bu kayitlarda yer almaz. Ayni yil ilk adi "Get Back" olarak karar verilen ancak mix'i begenilmeyen albüm en sonunda "Let It Be" olarak yayınlanır. Ancak bu grubun dagilmasini engelleyemez. 10 Nisan 1970'de McCartney basin toplantisi ile grubun dagildigini aciklar.

BEATLES SONRASI

1970'de bütün Beatles üyelerinin solo albümleri yayınlanir. 1973 tarihli "Ringo" adlı Ringo Starr albümünün bir parcasinda üc Beatles üyesi bir araya gelir. 1974'te Lennon ve McCartney stüdyoda kendileri icin kayit yapar ancak bir daha hic bulusmazlar.

1980'de John Lennon evinin önünde vurulur. Yasayan diger 3 Beatles elemani "All Those Years Ago" adli George Harrison sarkisinda tekrar bir araya gelir. Sarki Lennon'ın anisina yazilir.

1988'de grup Rock N Roll Ünlüler Salonu'na girmeye hak kazanir. Starr, Harrison ve Yoko Ono orada bulunmasina karsin Paul McCartney yasanan problemler yüzünden oraya gitmeyi reddeder.

1995-1996 sirasinda Beatles'ın gizli kalmis kayitlari Anthology 1,2,3 olarak yayinlanir. Ayrica iki Lennon bestesi "Free As A Bird" ve "Real Love", Beatles'ın üc elemani tarafindan kaydedilir.

2001'de George Harrison akciger kanseri yüzünden ölür.



DISKOGRAFI


İngiltere Albümleri

* Please Please Me (1963)
* With the Beatles (1963)
* A Hard Day's Night (1964)
* Beatles For Sale (1964)
* Help! (1965)
* Rubber Soul (1965)
* Revolver (1966)
* Sgt. Pepper's Lonely Hearts Club Band (1967)
* The Beatles (1968)
* Yellow Submarine (1969)
* Abbey Road (1969)
* Let It Be (1970)

Amerika Albümleri

* Introducing... The Beatles (1964)
* Meet the Beatles! (1964)
* The Beatles' Second Album (1964)
* A Hard Day's Night (1964)
* Something New (1964)
* Beatles '65 (1965)
* The Early Beatles (1965)
* Beatles VI (1965)
* Help! (1965)
* Rubber Soul (1965)
* Yesterday… and Today (1966)
* Revolver (1966)
* Sgt. Pepper's Lonely Hearts Club Band (1967)
* Magical Mystery Tour (1967)
* The Beatles (1968)
* Yellow Submarine (1969)
* Abbey Road (1969)
* Let It Be (1970)

Hazırlayan: gecemavisi


Devamını okuyun...>> Read more...

26 Haziran 2007 Salı

Thierry Daniel Henry

Dünyanın en popüler oyunu olan futbolda en dinamik ofansif oyuncu olarak bilinen şahıs.

1977 Ağustos 17'sinde Les Ulis Fransa'da dünyaya geldi. Bugüne kadar Arsenal'in ve Fransa milli takımının en golcü futbolcusuydu. Halen de öyle ancak artık Barcelona Futbol Kulübü'nde. Bugün itibariyle 24 milyon Euro karşılığında Barcelona'ya transfer olan Henry, 1999 yılında Juventus'dan transfer olduğu Arsenal takımında 364 maçta 226 gol kaydetti. 2 Premier Lig 3 Fa Cup şampiyonluğunu da Arsenal kulübüyle birlikte yaşayan Thierry Henry adeta Arsenal'le özdeşleşmiş bir futbolcuydu ama hayat nelere kadir. Geçen yıl Barcelona söylentileri çıktığında herkes "yok ayrılmaz ordan" demişti ve Arsenal'de kalınca da "dediğim gibi oldu" cümleleri kaçınılmazdı. Bu yıl öyle olmadı ve Henry artık İspanyolcasını da geliştirme imkanı bulacak. Henry transferden sonraki basın toplantısında şöyle konuştu;

"Burada olduğum içn gerçekten çok mutluyum. Uzun süren görüşmeler sonunda oldu ama sonunda buradayım. Bir an önce kendimi göstermek için sabırsızlanıyorum. Barcelona her zaman kazanamak isteyen bir kulüp. Başarılı olmak için elimden gelen herşeyi yapacağım. Şampiyonlar Ligi'ni kazanmak herkesin en büyük rüyası ve eminimki bu rüyayı Barcelona bir kez de benimle beraber yaşayacak"


Futbol hayatına Monaco'da başlamadan önce Fransa Futbol Federasyonu'nun futbol akademisi olan ; Clairefontaine'ye gitti. Zamanın Monaco teknik Direktörü Arsene Wenger Henry'e Monaco formasını teslim eden adamdı. O günlerde Henry 17 yaşındaydı. 1997 Ekim'de ilk milli formasını Güney Afrika'ya karşı giydi. 1998 de ortalığı kasıp kavuran Fransa'da iyi maçlar çıkarttı ve 3 de gol kaydetti. 2000 Avrupa Şampiyonasında da 3 gol kaydeden Henry yine ülkesiyle şampiyonluğu yaşıyordu. 1999 Ocak'da 14 milyon Pound karşılığında Torino'ya transfer olan Henry'nin Torino kariyeri Hakan Şükür'ünkinden farksızdı. 6 ay sonra 1999 Ağustos'unda 10,5 milyon pound karşılığında Arsene Wenger yönetimindeki Arsenal'e transfer oldu ve tarihin başlangıcı da bu oldu. 7 sezonda Arsenal'in en golcü oyuncusu oldu. Arsenal efsanesi Ian Wright'in rekoru olan 185 golü tarih sayfalarına gömerken bir tarihi de kendisi yazıyordu. Arsenal'in en başarılı futbolcusuydu artık o. 2003 ve 2004'de Fifa yılın futbolcusu ödülünde finalist olurken ödüle ulaşamadı. İngilterede ise Arsenal'i tutup bacağından götüren Henry İngiltere'de iki kez yılın futbolcusu seçildi. Tarihler 23 Ağustos 2007'yi gösterdiğinde dünyadaki futbolseverler şaşkınlık içerisinde Henry'nin prensipte Barcelona ile anlaştığını duyuyordu. Bugün ise resmi olarak Katalan kulübüyle kaderini birleştirdi. Şu anda 29 yaşında ve önündeki kalan futbol geleceğini tüm futbolseverler merak ediyor. Bakalım şampiyonlar ligini ve futbolseverleri ne gibi maçlar bekliyor...




Bu arada Henry'nin o muhteşem kfasına özel resim standartlarımızı da bozmuş olduk hayırlı uğurlu olsun


Devamını okuyun...>> Read more...

25 Haziran 2007 Pazartesi

Yngwie Malmsteen

30 Temmuz 1963'te İsveç'in başkenti Stokholm'de doğmuştur. Babası orkestra şefi ve ablası da orkestrada enstruman kullanan Yngwie 4 yaşında keman çalmaya başladı ve üç yıllık keman deneyiminden sonra 7 yaşında gitara merak saldı. jimi Hendrix'in ölümü üzerine televizyonda yayınlanan bir programı seyredip Hendrix'e ve sahne gösterisine hayran kalmasıyla akustik gitar da elinden düşmez oldu. Sonraları Fender Stratocaster adlı gitar Yngwie J. Malmsteen için vazgeçilmez bir dost olacaktır. 10 yaşına geldiğinde Deep Purple şarkılarının tamamını çalmasının yanı sıra 11 yaşında klasik batı müziğinde çalamadığı şarkı yoktu.


Hep bu şekilde komplike bir gelişim sürecinde ilerleyen Malmsteen yıllar geçtikçe tarzını oluşturuyordu. Malmsteen'in benzersiz stilinin ortaya çıkmasında, Ritchie Blackmore ve yetenekli bir flütçü olan ablasının katkılarının yanısıra, melodilerini Klasik Müzik tınılarıyla süslemesi, oldukça etkili olmuştur. Barok dönemi bestecileri Johann Sebastian Bach, Antonio Vivaldi, Tomaso Albinoni ve klasik dönem bestecileri Ludwig van Beethoven, Wolfgang Amadeus Mozart, Nicolo Paganini; Yngwie J. Malmsteen'in müziğine derin etkiye sahiptir. Bir anne için zor da olsa müziğe ve onun yeteneğine inancı tam olan annesi, onun zaman geçtikçe okuldan kopup müziğe yönelmesine destek verdi. 15 Yaşına geldiğinde gitar tamir atölyesinde çalışmaya başlayan Yngwie J. Malmsteen tamir için atölyeye getirilen bir lutla gitarda açtığı çığırın fikrini işleme koydu. Gitarın perdelerini eye ile oyarak tıpkı lut gibi scallope klavyesi olan bir gitar yaptı. Sonuçtan çok memnun kalan Malmsteen yeni bir gitarda aynı işlemi uygulamakta geç kalmadı. Yüksek teller ve scallope klavye ile çalmak zor da olsa Malmsteen'in seçtiği sweep tekniği sayesinde buna uyum sağlamak onun adına hiç de zor olmadı.

18 yaşında arkadaşlarıyla kaydettiği demolar İsveç için fazla sıradışı olduğundan bir süre sonra kayıtları yurt dışına göndermeye başladı. Demoyu dinleyen Shrapnel Music'in sahibi Mike Varney, Yngwie Malmsteen'i Steeler'a katılması için Amerika Birleşik Devletleri'ne davet etti. Steeler'da sadece bir albüm yapan Yngwie Alcatrazz'a katıldı. Fakat hiç bir grup Yungwie'yi sarmıyor kendi tarzını ortaya koymak ve bağımlı olmamak istiyordu. Bunun üzerine Solo kariyeri başladı. Solo kariyerinin ilk albümü "Rising Force" oldu. Bu albüm müzik listelerinde 60. sıraya kadar yükselirken neoklasik rock şaheseri olarak tarihe geçmişti bile. Bu albümdeki performansı ile Yngwie enstürmental rock dalında Grammy'e aday gösterildi. Sırada 1985 yılında çıkarn 'Marching Out' adlı albümü vardı. İlk albümüne göre bu albümde vokale de önem veriyordu Malmsteen. 'I'll See The Light, Tonight' parçası uzun bir gitar solosunun ardından sert girişi ve vokali ile oldukça çarpıcı bir parçaydı. Malmsteen bu kalitede albümleriyle yavaş yavaş gitar dünyasındaki yerini edinmeye başlıyordu. 2000 li yıllarda bu albümün etkisi hala parçalarında devam etmektedir. Daha sonra 1986'da 'Trilogy' ve 1988'de 'Odyssey' geliyor. Odyssey albümünün Yungwie için önemi ise şöyle; Malmsteen 1987 yılında yaşadığı ciddi trafik kazasından sonra bu albüm ile hem patladı hemde dünya çapında tanınma başarısını gösterdi. Trafik kazasında bileği kırılan Yungwie "Bite The Bullet" adlı parçayı çalabilmek için çok zorluklar çekmis kırılan koluyla baya bir mücadele etmis. Sonrada albüme eklemiş. Belki de bu parçayı istediği gibi çalmasa müzik hayatı bitip albümlerine nokta koyabilirmiş. Bu albümün Yngwie için en önemli yanlarından biri ise 'Dreaming' parçadır. Oldukça duygusal bir parça olan ve Yngwie'nin albüm çıkmadan önce ölmek üzere olan annesine çalıp tepki alabildiği tek çalışma olan bu parçanın Yngwie için önemi büyüktür. Bu albümü de zaten annesine adamıştır. 1989 yılında "Live in Leningrad: Trial by Fire" adlı albümüyle devam eden Yngwie Toplam 11 parçadan oluşan bu albümün olumlu yanlarından biri J.Hendrix'in "Spanish Castle Magic" parçasını da barındırması.1990 yılında "Eclipse" adlı albümü çıkarttı ve Yngwie albümlerindeki olağan bol soloları Eclipse içinde çok fazla atmamayı tercih etti. 1991 yılında ise "Collection" adıyla bir Yngwie kolleksiyonu piyasaya çıktı ve ardından 1992 yılında "Fire and İce" adlı albümü piyasaya çıktı. Bu albümde albümle aynı adı taşıyan "Fire and İce" adlı parçanın ilk 30 saniyesindeki soloyu çalabilene rastlanmadığı üzerine yorumlar vardır. 2 yıllık bir aradan sonra 1994 yılında "The Seventh Sign" adlı albümüyle tekrar müzikseverlerle buluşan Yngwie bu albümde önceki gitar solo ağırlıklı klasik tarzdaki albümlerine göre daha çok piyasaya hitap ediyor.Akılda kalan ve sürükleyici parça albümle aynı adı taşıyan "Seventh Sign". Tamamı heavy metal severler için pek sürükleyici olmasa da rock ve klasik müziği sevenler için kesinlikle denenmeli. Yine 1994'de "Power and Glory" adlı üç parçalık albümü çıkartıyor. Albümde zaten "Takada's Theme" adlı parçanın stadium edit ve complete adında iki versiyonu bulunurken bir diğer parça olan "The Seventh Sign" önceki albümündendir. Yine 1994 de "I Can't Wait" adlı bir single daha çıkarıyor ve ardından 1995'de "Magnum Opus" adlı albümü çıktı ve bu albümde ise The Seventh Sign albümünden tekrar bir U dönüşü yaparak gerçek kişiliğine bürünmeye başlıyor ve daha fazla gitarına yüklenmeye başlıyor. Ardından 1996 da "İnspiration" 1997 de "Facing The Animal" la sevenleriyle buluşuyor. Bu albümün Malmsteen için öncemi ise; "Like An Angel" duygusal bir slow çalışma ve Malmsteen bu parçayı eşi için yazmış. 1998'de de boş durmadı ve "Concerto Suite for Electric Guitar and Orchestra in E Flat Minor Op.1" adlı almümle Elektro gitarının arkasına aldığı orkestra ile içinden gelenleri çalıyor ve klasik müzik hayranlarını da kendine bağlıyor. Yine 1998'de "Yngwie Malmsteen LIVE!!" adlı albümü çıkarttı. Ardından 1999 da "Alchemy" adlı albümle devam eden Yngwie bu albümde de genelde kendine özgü klasik yapısında. "War To End All Wars" ile 2000 yılında albüm sayısına bir tane daha ekleyen Malmsteen severlerine bir albüm tarihi gezisi ile "Anthology 1994-1999" yi çıkarttı. Aynı yıl içerisinde tam 3 albüm daha çıkartan Malmsteen hiç boş durmuyordu... bu albümlerden "Concerto Suite Live From Japan" 3 parçalık bir albümken "Best of Yngwie Malmsteen:1990-1999" adından da anlaşılacağı gibi bir Yngwie Malmsteen Best Of'uydu. Bir diğeri olan "War to End All Wars" ise yeni bir albümdü. 2000 yılında bu albüm çıktığında konser programı içinde Türkiye'de vardı, İstanbul Açık Havada yaklaşık 2-3 bin kişi bu konseri izleyen sanşlı kesimdi.

"The Genesis" le 2002 de geri dönen Malmsteen, Aynı yıl içinde "Attack" adlı albümünü de piyasaya sürdü. Albüm oldukça uzun bir albümdü ve toplam 15 parçayı içinde barındırıyordu. Yngwie bu albümdeki bazı parçalarda 90 lı yıllarda çıkardığı bazı albümlere nispeten daha eskilere dayanan tarzını tekrar ortaya çıkarmış. 2003 yılında Attack! kapsamında Türkiyeye tekrar gelen Malmsteen Ankara ve İstanbulda iki konser verdi. "G3 Live" adlı albümüyle 2004'de piyasaya dönen Malmsteen bir sene sonra 2005'de tam 18 parçalık "Unleash the Fury" adlı albümüyle sevenleriyle buluştu.

Sevenlerine bir de sevindirici bir haber verelim burdan; Yngwie sert bir albüm üzerinde sıkı çalışma içerisindeymiş şu anda. Official sitesinde de 'hazır olun!' demekle yetiniyor. Her zamanki soğukkanlılığıyla :). Ama ne zaman çıkar bilemeyiz.



Devamını okuyun...>> Read more...

Dünya Kupası 2010


2010 Dünya Kupası Avrupa elemelerinin grup sistemi belirlendi.

Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamada, UEFA İcra Kurulu'nun Michel Platini başkanlığında Heerenveen'de yaptığı toplantıda Avrupa elemeleri grup sistemini belirlediği bildirildi.

Elemelerde 53 ülke mücadele verecek ve gruplar 6, 8 ve 5 er takımlı gruplarda oynanacak.

Lider bitiren takımlar direkt katılacak. En iyi sekiz ikinci takım ise eşleşmeler sonucu playy-off maçlarında karşı karşıya gelecek. Bu elemelerden galip çıkan dört takım ise Güney Afrika'da düzenlenecek kupaya katılma hakkı elde edecek.


Devamını okuyun...>> Read more...

8 Haziran 2007 Cuma

Magazin Kültürünün Getirileri, GÖTÜRÜLERİ...

Görüldüğü üzere toplumda şu anda yaşanan ve yaklaşık on yıldır iyice laçkalaşan süreçte, toplumun "adaletsizlik" yöneticileri gözler önüne bir çeşit perde çekiyor ve insanları dünyaya inmiş uzaylılar görüntüsünde anlamsız bakışların içine boğuyorlar. Elbette ki eğlence olmalıdır ve olacaktır; ama toplumumuz ince bir çizginin saydam sınırlarında aldatılmaktadır. Bu sınırların diğer tarafı ne bilinci ayakta koymaktadır ne de şuurun canlı kalmasına izin vermektedir. Bu kültür, karakterleri insanlara ve bireylere faydalı olmaktan uzaklaştırıp birer kabullenici bireyler haline getirir. Buradaki kabullenici bireyler derken anlatılmak istenen ne biraz açalım;
'Söylenen' in doğruluğunu mantıkla değil 'söyleyen' le ölçeklendiren, 'doğruların' doğruluğunu bilgiyle değil 'enjekte' (daha şirin bir tasviri bence yoktur) ile kabullenen kişi.
"Magazin olayı" konusuna ben sadece olay demekle yetineceğim ve buradan yola çıkarak ne kadar aciz olduğumuza varacağım. Bu "olay" sadece bir olaydır ve hiç bir zaman kitleleri peşinden koşturmaması gereken -yok efendim o onunla geziyormuş o onunla tozuyormuş vs...- gibi 'olay' ların halka bir kültür olarak benimsetilmesi yani kişilerin özel hayatlarının ve bu özel hayatları içinde yaşadıkları olayların; eyleme dönüştürdükleri kararlarının 'bizim' hayatımıza zorla katılmasıdır. Bizim de bunu aciz bir şekilde kabul etmemizdir.
Kısacası 'Magazin Olayı' sanal bir dünyanın oluşturulup içerisindeki kişilerin hayatlarından kopartılıp alınıp, ardından toplumun 'bilmesi gerekenler' için engel formatına çevrilip, ısıtılıp ısıtılıp sunulan bir yemektir. Berbat bir yemek olmasına rağmen bal yese baldan usanan toplumumuz bu kültürden bir türlü usanamamış ve bir türlü kurtulamamıştır. Tabi bunda dayatmanın ne derece etkisi vardır okuyanlara kalmış.


Devamını okuyun...>> Read more...

5 Haziran 2007 Salı

Ankirockfest-2007

Ankara 6-10 Haziran 2007 tarihleri arasında rock müzik adına dev bir festivale ev sahipliği yapacak. Çankaya Belediyesi Ahlatlıbel Tesisleri'nde Düşyolu Organizasyon (Ankara) ve Tasarımevi (İstanbul) ortaklığında, Çankaya Belediyesi'nin işbirliği ile yapılacak olan organizasyon rock müzik severler için güzel bir dört gün demek.


Türk Rock müziğinden tam 32 ismin katılacağı festivalde rock müzik severler için bir de bulunmaz bir ses var: Dünyaca ünlü rock grubu Black Sabbath'ın eski vokali Tony Martin!


Türk Rock müziğinin duayenlerinden Erkin Koray; GruplardaMoğolllar, dünyaca ünlü grubumuz Pentagram son dönem gençlerinin favori grubu Manga'nın yanı sıra Vega ve Bulutsuzluk Özlemi festivalde olacak. Rock müziğin tanıdık simalarından; Nil Karaibrahimgil, Feridun Düzağaç, Hayko Cepkin ve Barış Akarsu da Ankirock'un konukları arasında.
Buraya kadar her şey çok güzelken gelelim fiyatlara;
100 YTL olarak belirlenen ''Konaklamalı Kombine'' için ; organizasyon komitesi tarafından temin edilen tek kişilik 50 çadır kurulacak. Tabi ki değişik ücret seçenekleri de var festivalde:
Tek gün için 21,50 ytl ücret belirlenirken 'Tek gün kamplı' 25 ytl ve Kombine biletler ise (konaksız) 75 ytl olarak belirlendi. Biletler Biletix'den de edinilebilecek.
Festivalin kapanış konserini ise Tony Martin verecek.


Devamını okuyun...>> Read more...

4 Haziran 2007 Pazartesi

Yeniden

Şimdi nereden çıktı "Yeniden" sıfır bir blogda. Tabi ki bu yazıyı okuyup da daha önceki denemelerimi bilmeyen ziyaretçiler bunun anlamını bilmiyor: Şöyle açıklıyım; ben daha önceden defalarca site kurma girişimlerinde bulunmuş ve bu girişimler sonrasında hepsinde malulen ,sabırsızlıktan ötürü, başarısız olduğumdan ileri gelen bir 'yeniden' başlığın anlamı.

Bütün bunları yazdıktan sonra az çok sanal alemdeki geçmişim hakkında bilgi sahibi de olmuşsundur sevgili ziyaretçi. Bu blogun amacına gelince: Blogun ana mantığıyla hayattan, güncel, siyaset, müzik, sinema ; kısacası ne gelirse aklıma yazacağım ama bunları yazarken dayanaklı ve bilgilendirici yazılar olmasına gayret göstereceğim bir sanal günlük olması dileğiyle...

Başlıyoruz.


Devamını okuyun...>> Read more...

EN TEPEYE ;)<<